Kayıtlar

Minik Pembe Kalbim

  Evvelâ benliğim vedâ etmeli bu şehre, küskün ruhumun tâhrip edilişi artık bir hezeyân. Gidesi var kalbimin, çoktandır kırgın nefesler bırakıyor yeryüzüne. Sustukça acılar batıyor kıymık kıymık içime, sessizce delirmenin tiryakisi olduğumuzdan haberi yok kimsenin. Medet ummuyor dilimiz, feryâdımız aşırı iyimser yaralarımızadır. Ve sonunda en büyük darbeleri de yiyip akıllanmıyoruz oysa ne çok yıkık dökük hâldeyiz. Parça parça olmaktan utanmıyor hiçbir yanımız, ısrarla öldürmeyen darbelerin güçlülüğüne sığınıyoruz. Bu çok acı oldu, acıların içimizden başka gidecek yerinin olmayışı. Umutla sarıldığımız yarınların boyalarının hep karaya çıkması çok kötü çok. İşte şimdi yağmur melodiler bırakıyor gökyüzünden, sakince yaralarımızı eşeleyerek. Ve bir gece daha kalbin paranoyak ezgilerini söylerken ağladı kanaya kanaya. Ben yine de minik hayalperest küçük kız çocuğuyum anne, lütfen tut kırık ellerimden. Tut ki bir parçam senden umut toplasın, dayanamayacak minicik pembe kalbim... Emine Brkn

Bir Mâhzune🌿✍️

 İşte şimdi buz tutuyor ellerim, kırıldı ince belli demliğim. Susmayan çilli horoz bile küskün bugün, bilmem neden umutsuz bakar gökyüzü bana? Soramadım rüyaların gerçeğe çıkabileceğini. Ağladım kendi karanlık dünyamın yalan öykülerine baka baka. Kıskıvrak acıya denk geldiğim her sayfaya inat histerik bir gülüş bıraktım. Kanayan her titrek yarama bir umut sözcüğü fısıldamak istedim. Sesim hiç olmadığı kadar yalnız çıktı, belki de öyleydim. Kalbimin balkonundan düşer gibi seyrettim yüzünden hüznü okunan simâları. Bir parça ölüm koktu üzerim, af edersin yine dayanmadı mâhzun yüreğim. Ellerimde son kalan karanfili koklamak içime çekerek yürümek isterdim, kolumu kanadımı kırmasalardı. Artık uçmak isteyen bir kuş ömrüm bile kalmadı. Hayallerin ardından koşan o umutlu çocuk da olamam. Koskoca hayat çukurunda boğulan ben miyim? Ah o yalancı martı, kulağıma yine umutlu sözler söyler mi?  Emine Bayı. 🌿

Mâhzun Mürekkebimden🍀

Yüreğim düğüm düğüm, içime hapsolan her kelimenin artık çığırından çıktığını bilmelisin. Lâkin ucu keskin bir alev gibi yanıyor sana dair tüm umutlarım, bir bir bitiyor sana vadedilen kredi limitim. Yitiriyorum gözlerimden kendini, oysa ne çok değer veriyorum sana. Acıyor sana dair hislerim yanıyor kalbimdeki çıra, cayır cayır yakıyorsun ellerimi sönmüyor bu acının odunu. Bir kül hâline gelip de sönüp gitmemi mi istiyorsun? Neyi bekliyorsun? Bak işte ölüyorum taze yaralarımla birlikte, üfle anıların kenarını onlarla gömülüp de biteyim. Gideyim şu illet dünyanın mezarlığından kalbimin içi derince korkuluk, rüyalar artık mutlu edemeyecek kadar kabus kokuyor. Ölüyor en güzel duygularımın müdavimi ve ben genç yaşta siyaha boyanıyorum. Emine Barkın

Mutlu Çocuklar

 İnsan, sessizliğin kıyısında boğuşurken anlıyor dünyanın kaç bucak yorduğunu. Gecenin köhne mezarlığına damla damla yaşlar bırakırken ufalıyor ellerinde umutları. Taze bir karanfil kokusu etrafı sarıverirken bahar cıvıltısı her yeri kuşatıyor fakat kuşlar dahi kaderle uçuyor. Kader bu ya, olacak da ölecek de vaktini bekliyor. İnsan çile defterini bir gün daha doldurmaya can atarcasına uyanırken gökyüzü mavi rengini soluyor. Cebimden düşürdüğüm umut liralarını binbir hayallerle süslerken sokak çocuklarının gürültülerinden tatlı âhenk doğuyor. Güneş dahi umudu yitiren pencerelerden sevinçle içeri giriyor, çocuklar elleri kirli olmasına rağmen mutluluktan dört köşe. Dikkatlice akşam vakti evine koşarak giden oyundan başka derdi olmayan çocukların çimleri dahi incitmemek için elinden geleni yapması da ayrı hoş görünüyor. Masumiyet, henüz çizgiyi aşılması güç güzellikti. Bir zamanların elde edilemeyen pahabiçilemez mutluluğu idi. Ne zaman ki ellerimizden tebeşiri, toprağı aldılar yerine el

Ruh Döngüsü

Resim
İnsan vasat bir cehennemin ortasında savunmasızca savaşır. Kendi aciz kalesine ördüğü her duvarın gün gelip üzerine yavaşça yıkılışını seyrederken acımasız bir şekilde dökülen yağmur tanelerine sitemle bakar. Hayatın haksızlık konusunda taviz vermeyen her haline göz yummaya çalışsa da içten içe acı köprülerinden intihar eden düşüncelerine kepenk vurur. Yenilgi insanı en çok yaralayan darbenin ismidir. Yenilmek bazen kendine karşı bazen koskoca âlemin zerrelerine karşı. Ve insan karanlıkta yanacak bir mum aramaya başlar. Kaybolduğu koca dünyada çaresizce ayakta durmaya çalışsa da hiçbir şey çözüm değildir. Kaybetmek bazen tüm umudunu yitirmek bazen sessizce delirmek. Emine Bayı

Papatya 🍀

 Penceremin ay ışığına bakan tarafı hep açık, üşürsem ısıtır yıldızlar beni kollarında. Ben hiç bırakmadım mavi gökyüzüne bakmayı, umutsuzca haykırmadım gönlümden suskun şarkıları. Bir küçük çocuğun gülüşü kalsın isterim içimde, hayal dünyamı yıkan bozuk renkler değil. Hâlâ mutlu olabilecek iken özenli bir şekilde kurulamayan sözcükler var etrafımda. Ara sıra damlıyor penceremin karanlık dünyasına gözyaşlarım, sessizce ufalanıp gidiyorum kendi yarınlarıma. Sessizce kanıyorum, öpüyorum yaralarımın üzerini örtüyorum. Belki bir gün çiçek açan papatyadan saçlarım olur. E.Brkn 🍀

Yıkık Bir Gökyüzü

  Sebepsiz bir elveda değil benimkisi; Ben önce kendime, hayallerime veda ettim. Gökyüzünün en güzel rengine arkamı çevirdim. Kalbimde mühürlü her kötü anıya sırt çevirdim. Ben çocukluğumu, neşemi yitirdim. Ben en çok kendime veda ettim. Ben kendimden giderek yitirdim benliğimi; Tutamadım kırık ellerimden, Üşüyen kalbimi ısıtan olmadı ki. Anıların biçare ateşi yakarken içimi; Aileme gözyaşı dolusu vedalar bıraktım. Kimsesiz bir yerde yapayalnız ağladım. Kimse silemedi hayatın acı sillesini yüreğimden, Muhafaza edemedim hırçın dalgalardan bedenimi. Emine Barkın